Toplumsal sorunlar, bireylerin ruh sağlığı üzerinde giderek daha fazladan etkili oluyor. Halihazırda sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik gibi yapısal sorunlar, bireysel yaşam koşullarını şekillendirirken, toplumun yaygın anlatısı bunu kişisel sorunlara, bireysel zaaflara ve “psikolojik çarelere” indirgemekte ısrar ediyor. Oysa bu, sorunun derinini görmezden gelen bir çıkarımdır.
Kitapçı raflarında öne çıkan “mutluluk formülleri”, “öz disiplin sırları” ya da “bireysel iyileşme yolları”, hatta “Nasıl Zengin Olurum” gibi yaygara formüller toplumsal krizlerle bireysel çatışmalar arasındaki bağı ustaca silikleştiriyor. Böylece, işsizlik, barınma krizleri, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi toplumsal sorunlar, bireyin “motivasyon eksikliğine”, “yanlış düşünce kalıplarına” veya “zayıf iradeye” indirgenerek görünmez hâle gelir. Sanki depresyon, yalnızca bir bireysel hatadır.
Türkiye’de 2002 yılında antidepresan satışı yıllık 4 milyon kutu iken günümüzde ise bu rakam 70 milyon kutuya yükseldiğini belirtiyor. (Yılmaz Özdil, 15.08.2025). Zaten OECD ve Türkiye’den gelen veriler, antidepresan tüketiminde ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. 2003–2012 yılları arasında Türkiye’de antidepresan tüketiminde yaklaşık %160 oranında bir artış kaydedilmiş. DergiPark. Global çapta benzer artışlar, depresyonu sağlıksal bir sorun olmaktan çok sosyal bir bulgu hâline getiriyor.
Bu artışın arkasında yatan sosyo-politik nedenleri görmezden gelmek, “antidepresanı aspirin gibi” sunar. Reklamlar, ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri, doktor–sanayi ilişkileri; hepsi bireysel psikolojiyi hedef alırken sistemin yarattığı baskıyı gizler.*
Sosyolojik Çerçeve: Eşitsizlik ve Adaletsizlik
Anthony Giddens gibi sosyologlar, bireyin davranışlarını şekillendiren geniş bağlamları, siyasal, ekonomik, kültürel yapıları, vurgular. Giddens, modern toplumlarda bireyselliğin güçlenirken, sosyo-ekonomik temellere dayalı adaletsizliğin de örtük kalabildiğini ifade eder Index Copernicus Journals. Bu bağlamda, bireysel ruhsal sıkıntılar, yalnızca psikolojik değil, aynı zamanda politik sorunlardır.
Adaletsizlik: Zenginle fakir arasındaki uçurum, toplumsal güvenlik ağlarının zayıflığı, eğitim ve sağlık hizmetine erişim eşitsizliği… Tüm bu yapısal sorunlar, bireylerin ruh sağlığını şekillendirir. Antidepresan tüketimindeki bu dramatik artış, bireyin değil, sistemin kendisinin ruh sağlığıyla çeliştiğinin işaretidir.
* Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2005; 48: 273-283
Hekim ve ilaç şirketleri arasındaki etkileşimler
Canan Ağalar¹, Fatih Ağalar², İskender Sayek³